Buyurun size Cibali
Cebe Ali’si, Kapısı, Karakolu…
Kadir Has Üniversitesi, Rezan Has Müzesi…
Tütün Fabrikası, Toprağın Mirası Sergisi…
Cafeler, Meyhaneler…
Bir lokmacık mahalleye neler sığmış neler…
İskelesi, Haliçi…
Üstüne bir de manzarasıyla İstanbul ziyafeti…
Buyurun size Cibali..
Cibali, Haliç kıyısından Zeyrek ve Unkapanına kadar olan bölgededir. Bizans surlarının ardındaki İstanbul’un en eski yerleşim yeridir. Zamanında “Altın Boynuz” diye anılan Haliç’in dibinde bir limandır ve dolayısıyla hareketli bir ticaretin merkezidir. İstanbul’un fethinden sonra gelişmeye başlamıştır. Reislerin köşk yaptırdıkları bölgedir.
Tarihte yangınlarıyla meşhur olan mahalleye, Cibali Kapısından giriyoruz, kapı araçların geçebileceği yükseklikte. Adını, Bursalı bir subaşı olan Fatih’in komutanlarından “Cebe Ali”’den alıyor. Evliya Çelebiye göre, Ali giydiği cübbe nedeniyle Cebe adını taşıyor. Öldüğünde bu kapının yanı başına gömülüyor ve mezarı türbeye dönüşüyor. Sonraları kapının hemen dibine karakol yapılıyor. Hani siyah beyaz yeşilçam filmlerinin çekildiği, rahmeti Muammer Karaca ve Nejat Uygur’un sergiledikleri oyuna konu olan ünlü “Cibali Karakolu.” Türbe bu eski binanın içerisinde unutulmaya yüz tutmuş. Bina da unutulmuş gerçi ya. Bizanstan kalma kapı kırık dökük de olsa ayakta kalmak savaşında. Kapının sol tarafındaki çeşme restore edilmiş ama keşke hiç dokunmasalarmış. Yepyeni pırıl pırıl yapmışlar tarihi çeşmeyi. Değerlerimize sahip çıkamamamız ne kadar üzücü.
Fener ve Balat Mahalleleri popüler oldu son yıllarda. Sosyal medya sağolsun, sayesinde her gün artan cafeler açıldı. Tarihi ve kültürel dokusu da bozulmadı şimdilik. Kadir Has Üniversitesi’nin de etkisini unutmamak lazım. Gençler canlandırdılar bu semtleri. Size tavsiyem buralara gezmeyi planlıyorsanız Cibali’den başlayın. Aracınızla da gelebilirsiniz. Biz Anadolu yakalılar çekiniriz karşıya arabayla geçmeye. Park derttir birçok semtimizde. Cibali kapısı’ndan geçip sağa kıvrılırsanız oto park var ama çok küçük. Biz de Pazartesi sendromu yok biliyorsunuz. İstanbul semtlerini hafta sonu yoğunluğu olmadan gezebiliyoruz. Cibali’den Balat’a doğru, Fener İskelesine gelmeden Haliç kenarında Belediye sosyal tesislerinin otoparkı da var. Aracınızı bıraktıktan sonra çok yürümeyecesiniz merak etmeyin, şimdi yazacağım yerlerin hepsi iç içe.
Kapıdan geçtikten sonra dar sokaklarda biraz gezinin. Bir kaç şirin cafe var ama hemen mola vermeyin daha manzaralı yerler var yazacağım. Sonra Kadir Has Üniversitesi’ne geçin. Üniversite, Kadir Has Vakfı tarafından 1997’de kurulmuş. Selimpaşa Kampüsü 1998’de, hemen bir yıl sonra da Haliç kampüsünün inşasına başlanmış. Haliç kıyısındaki tarihi Cibali Sigara FabrikasıBinası’na sahip çıkan, Kadir Has’ı rahmetle anıyoruz. Bir zamanlar tütün işlenip satılan bu binada artık eğitim veriliyor. 1884 yılında kurulan Cibali Tütün Fabrikası, Cibali’nin yangınları kadar meşhur bir bina. 45 yıl Fransızların işletmesinden sonra Cumhuriyetin kurulmasından sonra devlete geçmiş. Bölgenin geçim kaynağı olmuş. 1500’ü kadın olmak üzere yaklaşık 2200 kişi çalışmış. Hastanesinden lokantasına, polisinden sendikasına kendi içerisinde bir şehir olmuş adeta. 1997’de de Maliye Bakanlığı tarafından Kadir Has Vakfına satılmış. Ana dokusu bozulmadan restore edilmiş. 2002 yılından beri de, üniversitenin ana kampüsü olarak yüzlerce üniversiteliye ev sahipliği yapıyor. Siz de binanın haliç cephesinden manzarayı seyredin, varsa merakınız fotoğraflayın ve hikayenizi hemen atın bekletmeyin. Birikince zor oluyor ayıklaması. Benden söylemesi.
Binanın sağında Rezan Has Müzesi’nde, 2008 yılından beri fabrikaya ait makinalar, eşyalar, belgeler sergileniyor. Döneme ait fotoğraflar fabrikanın ruhunu yaşatıyor. Müzenin Zemin katında ise, Toprağın Mirası sergisi yer almakta. Zeminde binanın tarihi taş ve duvarları olduğu gibi korunmuş. Burada Neolotik dönemden Selçuklu’ya kadar uzanan arkeolojik bir koleksiyon var. Su sarnıcı bölümü düzenlendiği için şu anda geçilemiyor. Kişi başı 5 TL ödeyerek müzeyi gezebilirsiniz. Kendi bünyesinde bir rehber yok. Ama her bölüm detaylı bir şekilde anlatılmış. Ayrıca You Tube kanalımda da 5 dakikalık bir video ile sizi müzede gezdiriyorum. 2. Videoda da günün kısacık bir özet yayını var. İyi seyirler….
Artık bir kahveyi hakettiniz. Cibali’den sonra yönümüzü Aya Kapısı’na doğru çevirin. Nev’i Cafe’nin terasında haliçi seyredip keyip yapın. Sonra Fener ve Balat’ı gezin. Tekrar geri dönün. Arabanızı da zaten Cibali’ye bırakmıştınız ya… Bir meyhane seçin, akşam üzeri rakısı yapın. Arabayı kim kullanacaksa abartmasın bir tek içsin söz mü? Biz aslında Hotel Troya Balat’ın girişindeki meşhur Barba Vasilis Meyhane’sine gidecektik. Ama hava o kadar açıktı ki, Cibali Balık Restaurant’ın manzaralı terasını tercih ettik. Çok da keyif aldık. Her akşam fasıl yapılan bu meyhaneler yoğun ilgi görüyormuş öğrendik. Siz canınız hangisini istiyorsa onu seçin. Mezelerin, ara sıcakların, balıkların tadına bakın. Gündüz rakısı dedim ama isterseniz akşam gidip fasıla katılın. Ben de size Aya Kapısı, Kliseler, Fener, Balat’ı yazayım. Bir ara yayınlarım. “Gezip gördüğüm, yediğim içtiğim hepsi sizin de olsun”. Sevgilerimle….
Fotoğraflar Facebook sayfamda
https://www.facebook.com/pg/ufukozbeyeligul/photos/?tab=album&album_id=1509818509154704